Hem bilim ne demek, nasıl yapılır, nasıl yeni bir şeyler bulunur diye düşündüğümüz hem de iyi bir üniversitenin iyi bir bölümüne gidebilmek için hayatı sorgulamadan sadece önümüzdeki testlere odaklandığımız dönem olan lisede geçirdiğim pek eğlenceli günlerin birinde biyoloji öğretmenim ‘’Evet çocuklar, beyinde erişkinlikten sonra yeni nöron oluşmuyor ve eski nöral ağlarla hayatımızın geri kalanını yaşıyoruz.’’ Demişti. Bu cümle bana çok farklı gelmişti. Çünkü bildiğimiz üzere vücudumuzda çok büyük bir düzen içerisinde anabolizma ve katabolizma reaksiyonları var. Diğer bir değişle yapım ve yıkım reaksiyonları olarak değerlendirebileceğimiz bu sistem aralarında bir dengeyle hareket ediyor.
Buna ek olarak hücreler de sürekli dokuların yenilenmesini sağlayan bölünme sürecine girer ve bu sayede çok önemli görevlerdeki hücrelerimizin çoğu vakti geldiğinde bölünüp işini daha genç ve dinamik hücrelere bırakır. Bu derece güzel bir homeostasis (vücutta denge hali) olduğu vücudumuzun beyninde yaşam fonksiyonlarımız için çok büyük bir önem taşıyan nöronlarımız nasıl olur da yıllarca yaşayıp yerini başkasına devredemeden varlığını sürdürür? İşte bu düşünce aklımı çok fazla karıştırmıştı. Fakat o dönemler bir konu üzerinde fazla durmaya şansımız yoktu. Çünkü ÖSYM’nin doğruları vardır ve tartışılmazdır. Hayalimdeki bölümü okuyabilmek adına bu bilgiyi doğru kabul edip karşıma çıkan testleri buna göre çözdüm.
Üniversite dönemi ise insanın daha araştırmacı olduğu dönemdir. İşte bu araştırmacılığın doruklara ulaştığı noktada lisede karşımıza pişmiş, sosu bile konmuş ve hatta ağzımıza bile konulan bir yemek gibi verilen bilgilerin aksine üniversitede doğru bilgiye ulaşmak için sabahlara kadar makaleler başında oturulup nasıl çalışırı öğrenmeye başlamıştım. İşte şimdi tam sırasıydı lisede öğrendiklerimi sorgulamanın. Bir biyomühendislik öğrencisi olarak lisede öğrendiğim ‘’Yetişkin nöronlar bölünemez!’’ bilgisini araştırdığımda ise karşıma çıkanlar beni son derece heyecanlandırmıştı. Çünkü artık biliyorum ki beyinde yetişkin nöronların bölündüğünü gösteren onlarca makale mevcut. Yetişkin nörogenezi (yeni nöron oluşma süreci) olarak adlandırılan bu süreçle tanışıklığım böyle başladı.
Yetişkin Nörogenezi Nedir?
Yazdığım yazılarda önemsediğim bir unsur olarak son derece tıraşlı bir bilimsel terminolojiyle yetişkin nörogenezini tanımladığımda: Erişkin bir yaşa ulaşan memeli hayvanların beyninde varlığını sürdüren yeni nöron oluşturma süreci, diyebilirim. Aslında beyin oluşumunu hiç tamamlamıyor, yavaş da olsa hücresel gelişim devam ediyor diye daha basit bir açıklama da getirilebilir. Sağlam bir yetişkin beyninde iki bölgede sıfır kilometre nöronlar bir fabrika gibi üretilmekte ve bu üretilen son model nöronlar istenilen bölgeye doğru ilermektedir. Peki bu fabrikalar nerede bulunmaktadır? Evet beynimizin içerisinde yeni nöron üreten fabrikalar bulunur ve bunlardan biri Sub-Ventriküler Bölge denilen yerede bulunurken bir diğeri ise hipokampüsün içerisindeki Sub-Granüler Bölge’de yer almaktadır.
İşte bu bölgelerde yer alan fabrikalarımız nöronları istenilen bölgeye yollamak için canla başla uğraşırlar. Tabii ki sadece nöron oluşturma işine yaramayan bu çok yönlü fabrikalarda birçok beyin faaliyeti de kontrol edilebilir. Konumuz gereği sadece nöron oluşumuna odaklandığımızdan diğer işlevleri başka yazılara bırakacağız.
Nöronlarımız çeşitli hücresel düzenlemelerle oluştu oluşmasına da nasıl oldu da oluştu bu nöronlar? Nöronların atası neydi? İşte karşımıza bu esnada nöral kök hücre kavramı gelmektedir. En basit açıklamasıyla nöral kök hücreler, başta nöron olmak üzere beyindeki birçok hücrenin öncül(ata) hücresidir. Bizim beynimizin işleyişine neden olan hücrelerin babası diyebileceğimiz bu hücreler farklı hücresel düzenlemeler ve kontroller sonucunda ne olacaklarına karar verip o hücreye evriliyorlar. Nöronların babası olarak değerlendirdiğimiz nöral kök hücrelerden beynizimin fabrikasında oluşan son model nöronlar ortaya çıktıktan sonra bir boşluğa atılıp kendi yönlerini bulması beklenilmeyecek tabii ki.
Merhaba işte yeni bir terimle karşılaştık: bilim insanı olan büyüklerimizin hücresel göç (migrasyon) olarak adlandırdığı bu işlemde oluşan bu son model nöronlar gerekli yerlere en düzgün şekilde aktarılır. Kimisinin en düzgün yolu e-5 olurken kimi tem otoyolundan kimi ise çevreyolundan gideceği yere gönderilir. Tabii ki nöronlarımız yolda kazalar geçirip hedefine ulaşamayabilir. Aslında bu kazalar da bütün sürecin bir parçasıdır ve bizim kaza diye nitelendirdiğimiz olaylar nöron sayısını belirli bir seviyede tutmak için geliştirilen bir adaptasyon bile olabilir. Farklı yollardan uzman bir kargocunun yönlendirmesiyle beraber hedeflerine ulaşan nöron kardeşlerimiz istenilen bölgelere geldikten sonra kamyonetin kasasından indirilirler.
Kamyondan inen ve daha görevlerine başlamayan nöronlar için şimdi en zorlu süreç başlamıştır, sinaps yapma! Basitçe nöronlar arası haberleşme aracı olan sinapslar nöronların uzantısı olan dendrit ve aksonlar aracılığıyla kurulmuştur. Çevremizdeki elektrik telleri üzerinden aktarılan elektriğe benzetebileceğimiz bu düzen vücudumuzun heryerini saran bir ağ gibidir. Daha yeni bir delikanlı olan bu nöronun büyük dedelerinin yıllar önce oluşturduğu bu ağa katılması bir hayli zordur.
Birçok yeni nöron bu konuda çabalarken savaş zaviyatı olmuş ve hedeflerine ulaşamadan tükenmişlerdir. Bazıları ise hedeflerine ulaşıp yeni yeni sinapsların oluşumuna katılmıştır. İşte sürecimiz tamamlandı ve bıçkın delikanlı nöronlarımız artık sisteme alıştı, sisteme alışamayanlar ise elendi gitti. Sisteme katılanlar sayesinde bu mutlu hikâyeyi okuyup anlamlandırabiliyoruz şuan. Yani kısaca yetişkin hatta yaşlı beyinde bile yeni sinir hücreleri (nöronlar) oluşup beyin denilen kompleks yapıya dahil olabiliyor.
Yazar
Efe Cuma YAVUZSOY
MARKETING