Eveeeet herkese merhaba, herkesin merak ettiği ve benim de yazmaktan çok zevk alacağım konuyla geldim. Yeşil Science başvuru sürecim ve buradaki rutin bir günümü sizlerle paylaşacağım. Yazarken duygusal olmak istemiyorum ama cümlelerimden sevgi taşması çok mümkün. Ben Yesil ailesi ile henüz 1 aydır tanışıyorum ama şimdiden 10 yıllık dostluk ve aile edinmiş gibiyim. Hadi hep beraber yolumu bu aileyle birleştiren o güne gidelim…
Ben Yesil science’ı kurucusu olan Yusuf hocamızdan sosyal medyada gördüm ve ilk gördüğüm andan itibaren burada olmalıyım dedim. Yusuf hocaya yazdım ve ne yaptıklarını araştırmaya başladım. Benim başvuracağım zaman henüz pandemi olmadığı için uzaktan stajyer alımı yoktu ve ben de yaz dönemi İstanbul’da olacağım için yaz staj dönemini beklemeye başladım. Yusuf hoca mesaj atarak pandemi dolayısıyla farklı illerden stajyer kabul ettiklerini söyledi ve başvurumu gönderdim. Ekipten etkilendiğim ilk evre de burasıydı. Ne kadar yoğun olunursa olunsun bu ekipte bize soru soran,danışan,katılmak için ulaşan herkes çok önemli ve asla unutulmuyor. Yusuf hocanın mesajından sonra başvurumu özenle doldurarak gönderdim (bu kısma dikkat edin çünkü hepsini okuyorlar…). Sonrasında size kabul edildiyseniz kabul edildiğinize dair bir mail geliyor ve maildeki bağlantılarla online mülakat saati seçip size uygun bir saatte mülakata alınıyorsunuz.
Tabi bunlar online mülakat süreçleri oluyor eğer İstanbuldaysanız mülakatlar yüz yüze oluyor. Evet biliyorum mülakat kelimesi herkesi heyecanlandırıyor, beni de çok heyecanlandırmıştı gidip Yusuf hocaya çalışmam gereken bir şey var mı diye sormuştum… Üniversite sınavı sanki bu ne çalışacaksam 😀 Böyle ufak panikler, heyecanlar hepimiz yaşıyoruz ama her şey Yusuf hocayı ve ekibi gülen yüzüyle karşınızda görene kadar sürüyor, ekrana bile yansıyan harika pozitif enerjileriyle hemen rahatlıyorsunuz. Tabi şimdi merak ediyorsunuz ne soruyorlar diye, aslında sorular değişiyor ama örnek verecek olursam bana; bize ne katacağını düşünüyorsun? , biz sana ne katacağız?, Neden Science kısmına başvurdun gibi sorular sorulmuştu. Ben de tüm saçmalamamla kendimden çok emin bir şekilde cevaplamıştım. ‘Bize ne katacağını düşünüyorsun?’ sorusuna güzel şeyler diyecek kadar heyecanlıydım 😀 O yüzden panik yapmayın ve yeteneklerinize odaklanın, olabildiğince yeteneklerinizden, hevesli ve heyecanlı oluşunuzdan, bağlantılarınızdan, iletişimlerinizden bahsedin ki başvurduğunuzun dışında da yeteneklerinize göre alanlarda size yer verilebilsin.
Mülakatı da böylece atlattıktan sonra eğer kabul edilirseniz gözlerinizden kalp çıkaracak o maili alıyorsunuz. ‘YESIL SCIENCE’A HOŞGELDİN’ diye başlıyor ve böylece o müthiş yolculuğa başlıyorsunuz. Size yine mail ile bildirilen bir günde tanışmak için toplanıyoruz ve kocaman bir ailenin parçası olmayı o gün hissetmeye başlıyorsunuz. Buraya kadar her şey tamam başvuru süreci böyle peki ama Yesil Science’ da bir gün nasıl geçiyor?
Kimseyi zorlamayacak şekilde hazırlanmış olan haftalık takvim planına göre haftaya başlıyoruz. Pazartesi günleri ilk toplantıyla görev dağılımı yapıp işlerimize koyuluyoruz. Haftada 3 gün toplantılarımız,onun dışındaki günler tabii ki hiç bitmeyen iletişimimiz oluyor. Alt ekipler, ürün ekipleri, teknik kısımlar tüm hafta vızır vızır çalışıyor. Her hafta Yesil Society kısmına konuklar davet edilip bizleri seven, yeni şeyler öğrenmek isteyen herkese o alanların profesyonellerinden paneller düzenleniyor. Tabi bu kadar çalışırken hiç eğlenmiyoruz sanıyorsanız yanılıyorsunuz!
Bilgi yarışmaları, online oyunlar, haxball turnuvaları, çizerek anlatlar, isim-şehirler piknikler, geziler… Kendinizi bulabileceğiniz, eğlenirken aynı zamanda öğrenebileceğiniz, alt-üst ilişkisinin hiç olmadığı bir ekip sizin aileniz oluyor. Kurucumuz Yusuf Yeşil; hocamız, abimiz, en yakın arkadaşımız bazen öğretmenimiz oluyor. Bazen de biz birbirimizin dostu, kardeşi, abisi, ablası, öğretmeni oluyoruz. Farklı yeteneklerden, farklı alanlardan, farklı üniversitelerden mükemmel dostluk ağları kurmuş oluyor ve çevre mühendisliği okurken birden kendinizi kod yazarken, bilgisayar mühendisliği okurken birden kendinizi ilaç tasarlarken buluyorsunuz. Ürün geliştirmenin ortaya sıfırdan, insanlara faydalı bir şey çıkarırken üzerinde emeğiniz olmasının ve başardığınızda göğsünüzde kabaran o gururun tadını unutamıyorsunuz. Ekibe girdiğiniz andan itibaren omzunuzda onlarca el beliriyor ve bir gün ekipten ayrılsanız bile o eller omzunuzdan hiç inmiyor.
Yine cümlelerimden kalpler çıkmaya başladı en iyisi bitireyim. Yesil Science ailesi sizi bekliyor…:)
Yazar
Almira Özçelik
MARKETING